Arama

MARTİN EDEN-Jack London

Okunma Sayısı : 247

Martin Eden`i ister sanatsal açıdan, ister siyasal bir tutumla, ister sığ bir bakış açısıyla, ister kendi dipsiz karanlığınızda kaybolmaktan kurtulmayı düşündüğünüzde, ister kendinizi kandırmayı bıraktığınızda, hangi kimliğinizle hangi yaşınızda okursanız okuyun etkileneceğinizi ve kendi iç dünyanızın sert yumruklarıyla karşılaşacağınızı düşünüyorum.

MARTİN EDEN-Jack London

                Hayatı kendi basitliğimizle yaşar; günleri kendi safsatalarımızla doldurur dururuz. Değişmeyiz çünkü değişmenin ne olduğunu nasıl olacağını bilemeyiz. Ta ki bütün burjuva kusurlarına sahip, kafasında burjuva psikolojisinin iyileşmez krampını taşıyan, burjuva sınıfının gerçek bir yansıması olan gerçek aşkımızı bulduğumuzu sanana dek.  Ve işte böyle başlar artık kendimizle, sınıfımızla ve diğer gerçekliklerimizle kavgamız.

 

Martin Eden; gemi tayfalığını bırakıp kendini okumaya adamış, günlerce, aylarca gecesini gündüzüne katarak okumuş, yazmış çalışmıştı, uykusuz ve aç geçen gecelerin ödülünü maddi olarak almaya başlamış, ünü tüm dünyaya ulaşmıştı. En alttan gelip merkezin tam göbeğine, elitlerin tam ortasına oturmuştu. Ama kendine ait olan her şeyini kaybetmişti. Hem de öylesine kaybetmişti ki beyni ruhuna, ruhu aklına karışmıştı. Karmakarışık kafası algıda seçiciliği kaybetmişti. Artık yaşamın derin anlamları üzerine fikir yürütmeyi durdurmuş ama içinde patlayan volkanlara ve soru işaretlerine engel olamamıştı. İnsanların kapılarını hangi gerekçeyle olursa olsun kendisine sonuna kadar açtıklarını görmesi bile artık şaşırtmaz olmuştu.

 

Martin Edeni ilk okuduğumda gençlik ateşimin en harlı zamanlarımdaydım. Bir solukta okumuş sınıfsal farklılıkların gerçeklikleri yerine azimli bir aşk hikâyesine odaklanmıştım. Üniversite yıllarımda tekrar okuyunca bu kez aşktan ziyade sınıfsal gerçeklikler, aşk uğruna yaşanan değişim, dönüşüm; burjuva toplumuna adapte olmaya çalışıp da kendi gerçekliğinden kopamayan ya da kalıbına girmeye çalıştığı üst toplumuna ne yaparsa yapsın uyum sağlayamayan bir Martin Eden görmüştüm. Okudukça aydınlanan aydınlandıkça birçok şeyin iç yüzünü yüzeyselliğini görüyordu kahramanımız. Martin Eden'de aslında Jack London’un da hayatını görürüz. Bir nevi otobiyografik bir eserdir.

Kitapta benim için en can alıcı kısım belki de en büyük farkındalık ya da en büyük yüzleşme bu kısımdı. Elbette ki okuyacaklar için kitabın büyüsünü bozmak istemem. O yüzden yorum katmadan kitaptaki cümlelerle olduğu gibi alıntılamak istiyorum.

                Çocukça davranışının bu sözlerle yüzüne çarpılması Ruth un canını çok yaktı ama Martinin durumu gereğinden fazla büyüttüğünü bunun sonucunda da kendine kızdığını hissetti. Hiç konuşmadan uzun süre oturdular; kız ümitsizce düşünüyor, adamsa yok olmuş aşkına kafa yoruyordu. Onu gerçekten sevmediğini şimdi anlamıştı. Sevdiği şey Ruth değil idealize ettiği kendi kafasında yarattığı uhrevi bir şeydi; kendi aşk şiirlerindeki ışık saçan ruhtu. Hakiki Ruth`u sınıfının tüm o kusur ve zaaflarını taşıyan, o sınıfın psikolojisinin umutsuz sınırlarıyla kısıtlanmış burjuva Ruth`u hiç …………………………

Martin Eden`i ister sanatsal açıdan, ister siyasal bir tutumla, ister sığ bir bakış açısıyla, ister kendi dipsiz karanlığınızda kaybolmaktan kurtulmayı düşündüğünüzde, ister kendinizi kandırmayı bıraktığınızda, hangi kimliğinizle hangi yaşınızda okursanız okuyun etkileneceğinizi ve kendi iç dünyanızın sert yumruklarıyla karşılaşacağınızı düşünüyorum.

Martin Eden hem düşündüren hem de sarsan bir roman. Kendi yolunu arayan herkesin mutlaka okuması gereken bir eser.

 BURCU AL DOĞRU

Etiketler : jack london martin eden roman kitap otobiyografi devrim
BURCU AL DOĞRU
BURCU AL DOĞRU

1988 yılında Hatay’da doğdu. Çukurova Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği ve İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünü tamamladı. Mesleğinde her gün bir çocuğun dünyasında yeniden başlarken, yazılarında yetişkinliğin sessiz çatlaklarına ses vermeye çalışıyor. Çocukluk, kadınlık, hafıza ve içsel dönüşüm temaları etrafında şekillenen yazılar kaleme alıyor. Yazılarında sade ama derinlikli bir anlatım dili benimseyerek okuru yaşamın görünmeyen duygularıyla buluşmayı amaçlıyor. Hem bir öğretmen hem de bir anlatıcı olarak kelimelerin içindeki çocukça dürüstlüğü aramaya devam ediyor. 

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Yorumlar