HASAN ABACI Yazıları - FikirEdebiyat Dergisi
Kadın burada bir insan değil, erkeğin kendini var ettiği bir aynadır. Bu nedenle kadın "elden gittiğinde" erkek aynasını yitirmiş gibi boşlukta kalır. Onu terk eden yalnız bir eş değildir; yıllarca eşi üzerine kurduğu erkeklik kalesinin kapıları dağılmıştır.
Sabır, çoğu insanın dilinde artık bir boyun eğişin, bir sisteme uyum sağlama biçiminin adı haline geldi. Katlanmakla sabretmek karıştı...
Çocuğunuz için canınızı verebilirsiniz. Ama onun ruhuna dokunmazsanız, aslında en önemli görevinizi ihmal etmiş olursunuz. Gerçek ebeveynlik, yalnızca bedeni korumak değil; çocuğun kalbine de siper olmaktır.
"Ne kadar az şeye sahip olursan, o kadar çok özgür olursun."
Bir dönem uyanık insan, yaşamın içinde kendi ayakları üzerinde duran, düştüğünde kalkmasını bilen, hatta başkasını da kaldıran kişiydi. Bugünse uyanık insan, düşene çelme takan, başkasının hakkından çalarak ilerleyen kişiyle özdeşleşti.
Sabahları gözümüzü açar açmaz telefona sarılıyoruz. Uyandığımız ilk anda doğaya ait değil, bildirimlere aitiz. Sonra bir koşu başlıyor: İşe yetiş, çocuğu okula bırak, trafikle savaş, öğle arasında hızlıca bir şeyler atıştır, sonra yeniden toplantılar, market, ev, çamaşır, bulaşık... Nefes aldığımızı...
“Dul” kelimesi bir kadın buluşu değildir; aksine, kadını kontrol altında tutmak isteyen düzenin damgasıdır. Etiket bir kere vurulur; o etiketle çocuk büyütürsün, ekmek kazanırsın, yeniden seversin, belki sevemezsin. Erkek için “dul” demeye bile gerek yoktur; o bekâr kalır, hayatına devam eder. Dul e...
“Ayıp”, artık toplumun gerçek yüzünü gizlemek için kullandığı bir perdeye dönüştü. Çünkü bazen o perdeyi kaldırdığında altından korkular çıkıyor, önyargılar çıkıyor.